• DENEME

    Umduğumuzdan güzel geçsin yaz…

    Haziran’ın ilk günlerinde burada olmayı ve bir mevsimin büyümeye başlamasını izlemeyi seviyorum. Çiçeğe durmuş nar ağaçlarını, her yazın başında nar çiçeği rengine yeniden hayran olmayı Ağustosun sıcağına gölgesini büyüterek hazırlanan asmayı Boyuna bosuna bakmadan dallarını elmalarla yoran bodur elma ağacını Dut ağacının altındaki, düşen karadutların renkleriyle desenlenmiş ahşap masayı Issız kumsalı Kumsalda onarılmayı bekleyen salıncağı Şimdilik gölgesinden başka kimsesi olmayan şemsiyeyi Bu sakinliği seviyorum. Dün gece rakı masası dut ağacının altına kuruldu, sonraki sefer muhtemelen o rakı asmanın gölgesinde içilecek. Çiçekler nara, elmalar kırmızıya dönecek. Salıncak için mutlaka sıra beklenecek. Bir yaz daha gözümün önünde büyüyecek. Ve ben yine her halini seveceğim.

    Umduğumuzdan güzel geçsin yaz… için yorumlar kapalı
  • DENEME

    Yaza Veda

    Bu yaz, en azından bir kere Kumsalda bir salıncakta sallandıysan Sabahın çok erken saatlerinde deniz kenarında yürürken bir balıkçıya ''Günaydın'' dediysen Bir kitabı kumsalda bitirdiysen Gün batımını denizin içinden Galata'yı gece uzaktan izlediysen Günün her anı Ege'ye, Feriye'de nefis bir akşam İstanbul'a yine hayran olduysan Yasemin kokusunu içine çekerken gözünü kapattıysan Hevesle beklendiğin bir yere gittiysen Ya da özlediğin birini gördüysen Olmuştur o yaz... NOT: Oldu bu yaz, en azından biz olanlara odaklandık, olmayanlara gülüp yola devam etmeyi başardık. Daha güzel yazlara, nicelerine...

  • ŞİİR

    YAZ, YİNE…

    Asmanın gölgesinde salıncağıDalında koruklarıSayfaları denizin tuzlu ıslağıyla tanışmış kitaplarıİstanbul'un bulutundan nem kapan havasınıTaze, ferah bir nefesle öperek uyandıran sabahlarıKızarmakta olan narların "çabuk dön" fısıltılarınıBahçede içilen buzlu akşam rakılarınıTam ortasında yazıGüneşin altında ballanan çilek reçeliniBu sene 'nedense' olmamış domates fidelerinin mahcubiyetiniMutlu çocuk sesleriniSabah denizinin kıpırtısız sakinliğiniÖğleden sonraların köpüklü dalgalarını Emin ellere bıraktım Bir süreliğine, geri almak üzere...

  • DENEME

    Yazı beklerken…

    2. cemre düştü bugün. Olacakları bilsem de içim kıpır kıpır yine. Birbirimize mart bileklikleri hediye edeceğiz önce. Dileklerle, dualarla takılan ince, kırmızı beyaz ipler kollarımızı süsleyecek. Gözümüz yükseklerde olacak bir süre. Hayatlarını baharın peşinde, göç yollarında geçiren ince, beyaz kuşları kendi gökyüzümüzde süzülürken görünce bileklerden çözülen marteniçkalar çiçekli bir ağacın dalına bağlanırken gözler kapanacak, dilekler ve dualar tekrarlanacak. Bu sene önce ve en çok barış ve sağlık dilenecek. Sonra o “büyülü bahçe” uyanacak. Geçen yıl çok beklediğim, çok sevdiğim bir bebeğin ilklerini kaçıracakmış gibi bir hüzünle vedalaştığım, yarım kalanı tamamlamak için gün saydığım lale bahçesine kavuşacağım. Bu sırada evin önündeki çınar ağacının kuru dalları yeşermeye başlayacak. Camın önüne bırakılan ekmek…

  • DENEME

    Son Yaz

    Yazın son günleriydi…Uzun yıllardır ilk kez yaz bitiyor diye üzülmüyor, kapıda bekleyen sonbahar için neredeyse hevesleniyor, içten içe evimizde geçirdiğimiz karlı kış günlerini özlüyordum. Bu kış üşümeyecektim, biliyordum. Geçmiş zamana ait tereddütlerin bıraktığı is lekelerini bile yıkayıp temizlemişti deniz. Uzun zamandır ilk defa tereddütsüz bir aidiyet, sorgusuz sualsiz bir güven hissediyordum. Aradığını bulmuş, sevildiğini bilmiş kadınların güzelliği vardı üstümde. Çektiğin bütün fotoğraflarda güzel çıkıyor, rakıyı başka bir keyifle içiyordum. Denizin deniz, yazın yaz, bizim biz olduğumuz günlerden biriydi. Her şey tamdı, tamamdı. “Yazın bittiğine üzülmüyor musun?” diye sordun bana. “Hayır” dedim, “hayatımızı tüm mevsimleriye seviyorum.” Şimdi bir aldanış olduğunu bildiğim o günlerin ve benzeri bir daha yaşanmayacak o yazın ardından…

  • Uncategorized

    YAZ

    Yaz gelecek… Kimse bilmesin, keşfetmesin diye dua ettiğim, her sokağını, her koyunu, tüm kumsallarını ve hatta her kum tanesini sahiplendiğim, benim sandığım, denizini ”evim” saydığım o küçücük Ege kasabasına gideceğim. Rıhtımdaki çocuktan bol baharatlı midye dolma alacağım, yanına fazladan limon. Bütün telaşları ve yapılması gerekenleri kalabalık şehirlerde bırakıp torbayı elimde sallayarak yavaş yavaş yürüyeceğim. Saçımda tuzlu bukleler, yüzümde güneşin pembe izleri…Üstümde tişörtüm, kot şortum, terliklerim; yani bütün yaz ihtiyacım olan her şey:) Her adımda önünden geçtiğim kafelerdeki mazime gülümseyeceğim, dostlarıma…Efsane 98’e selam göndereceğim. Kafelerden birinde durup soğuk bir bira alacağım. Kafelerin bitimindeki parkın denize bakan tarafındaki duvarlardan birinin üzerine oturup yüzümü eşsiz denizine döneceğim. Güneş henüz düşmeye başlamamış olacak. Gözümü…