-
Bahar’ım…
Bir masada karşılıklı oturuyoruz. O çalışıyor. Bana ne yapacağımı sordu, ben de bir şeyler okurum dedim. ‘Seninle ilgili yazarım belki’ desem koşarak içeri kaçardı muhakkak. Bütün baharlardan taze yüzüne ve yeşil sızan gözlerine kısacık, kaçamak bakabiliyorum. Bazen gözümü ondan alabilmek için çok çaba harcamam gerekiyor ya da kimi zaman ona bakarken gözlerimin dolduğunu saklamak için. Biliyorum ki benim duygusallığım anlamsız hatta komik geliyor ona şimdilerde 🙂 Uzun uzun bakmıyorum işte tam da bu yüzden, neler söylemek istiyorum da içimde tutuyorum çoğu zaman. Bu akşam karşılıklı otururken dinlediğimiz müziği onun seçmesini istedim. Dün onun tavsiye ettiği bir diziyi izledim. Onun dünyasına girebilmek için aralanmış kapılar bulmaya çalışıyorum. Benim canımdan olanın benden…
-
HAYDİ
Haydi gel. Gidelim... Boğaz bizi bekliyordur şimdi Masamızı ayırttım çoktan, deniz kenarından Günün en güzel saatlerini kaçırmadan gidelim Gün batmadan birer duble içelim Ben yüzümü Arnavutköy'e dönerim Sen güzelim köprüyü izlersin Bilirsin ben balıkçı teknelerini köprüden çok severim. Karşı kıyıyla aramızda balıkçı teknelerinin kayıtsız mütevaziliği Başıboş süzülen martıların çığlıkları Ve deniz... Deniz mavi, deniz gri ve lacivert deniz Gökyüzü tenha, gökyüzü açık Bulutları kadehlere sığdırmışız Masada kavun, peynir Gerisi bence önemsiz İkinci dubleyle üçüncünün arasına İnce belli bardakta çay sıkıştırmışız. Elim usulca eline uzanmış Koskoca bir mevsim bu hayalle avunmuşuz Geceye lacivert inmeden gidelim haydi Zamandan azade bir geceye gidelim Çocuk olalım Aşık olalım İstanbul gibi sonsuz olalım. Ezgi Balaban
-
EV
Bazı evler canlıdır. Yere kadar uzanan perdeleri rüzgarla usul usul dalgalanır. Mutfakta her daim tatlı tıkırtılar, bazen eve sığmayan güzel kokular… Bir bahçe ya da küçük de olsa mutlaka bir balkon vardır. Balkonda küçük bir masa, üzerinde bir çay bardağı ya da fal bakılmak üzere kapatılmış ve orada unutulmuş bir kahve fincanı. Mutlaka rengarenk saksı çiçekleri, belki minik bir limon ağacı… Kitaplar kitaplığa sığmaz o evlerde ve evin yaşayan sakinlerinden biri olur. Her sayısı merakla ve hevesle beklenmiş, sonra da özenle saklanmış dergiler ve okunmuş, okunmakta olan ve okunmaya niyet edilmiş kitaplar, kahramanları ve yazarları ile birlikte o evlere ruh katar. Anılar duvarları süsler. O evler hep biraz dağınıktır. Eşyalar…
-
TESELLİ
Gözlerimdeki hüznün sesimdeki kederin sebebini uzaklarda arıyorsunuz Oysa ki siz susturana kadar epeyce anlatmıştım Hoşunuza gitmeyenleri görmezden gelmekte ne kadar da ustasınız Anlattıklarımı yok sayıp kendinizce münasip sebepler yakıştırdınız. Şimdi o yakışıklı dertleri teselliye uğraşmaktasınız Beni içimde kanamaktan yorulmayan bir yara Ve münzevi bir ağrı ile Uzaklarda yapayalnız bıraktınız. Ezgi Balaban
-
Bir Gece
Gecede bir uyku, Uykunun içinde ben… Uyuyorum, Uykudayım, Yanımda sen. Uykunun içinde bir rüya, Rüyamda bir gece, Gecede ben… Bir yere gidiyorum, Delicesine… Aklımda sen. Ben seni seviyorum, Gizlice… El pençe duruyorum, Yüzüne bakıyorum, Söylemeden tek hece. Seni yitiriyorum, Çok karanlık bir anda… Birden uyanıyorum, Bakıyorum aydınlık; Uyuyorsun yanımda. Güzelce… ÖZDEMİR ASAF

