• DENEME

    EKSİK

    Bazen eksik bir şey oluyor.  Ya hiç olmamış ya da o kadar uzun zaman eksik kalmış ki yokluğuna alışılmış, boşluğu kanıksanmış...  Adını koyamadığın, farkına varamadığın boşluğa adrese teslim bir özlem gelip yerleşiyor bir gün.  İki gündür bir "hâl"i özlüyorum. "Eksik bir uzvun hayalet ağrısı" gibi yazmıştım geçen hafta bir öyküde. Kendini gerçekleştiren kehanet oldu.  Eksik bir uzvun hayalet ağrısı gibi, o "hâl"in yokluğu içimi sızlatıyor.  Ezberimdeki cümlelere kelimeler ekliyor, öznelerini değiştiriyorum. "Sen halledersin." in öznesini 1.tekil şahsa çevirip sonundaki nokta yerine virgül koyuyorum. Virgülün peşine 3 kelime ekliyorum "Sen düşünme artık."  Güneş tutuldu ya dün, sanırsın ben güneşi elimle tuttum, öyle yandı canım. Bütünün hayrına niyetler tutacakmışız, öyle yazıyor astrolojiden…

  • ÖYKÜ

    PENCERE

    Mutfağın yan apartmana bakan penceresini araladım. Alev gibi bir ağustos rüzgarı yüzümü yalayıp geçti. Elimde eğreti duran sigaraya baktım, içmeyi bilmediğim için hayıflandım. Eskiden rakı sofralarında bakımlı ellerinde tuttukları sigaralarından derin nefesler çekip dumanını üflerken uzaklara dalıp giden kadınların o gizemli havasını çekici bulur, içten içe kıskanırdım. Şimdi de dertlenince sigaraya sarılıp dertlerini bir nebze olsun hafifletebilenlere imreniyorum. Kalbimi sıkıştıran mengeneyi biraz gevşetir, bu sıkıntılı bekleyişin ağırlığını hafifletir umuduyla peş peşe yaktığım kim bilir kaçıncı sigaranın içime çekmesini bilmediğim, ağzımda hapis tuttuğum dumanını serbest bırakmak için aralık pencereden hafifçe dışarı uzanıyorum. Giderek ağırlaşan zamana nispet yaparcasına dışardan davul ve zurna sesleri geliyor. Hastaneden getirdiğimiz günden beri sıcaktan ve gürültüden rahatsız…