-
ARKA KAPI
Kimi nasıl seveceğinize ben karar veremem elbette. Fakat gerçekten seviyorsanız eğer, kaybetmekten korkacak kadar gerçek ve yürekten…Onları uzun suskunluklarla cezalandırmayın. Sorulmamış soruların sonundaki soru işaretleri ile başbaşa bırakmayın. Kapıları aralık bırakın, arka kapı ararken kimseyi yormayın. Yok saymayın sevdiklerinizi ve yokluğunuza alıştırmayın. Nelere alışıyor insan, nelerden vazgeçiyor bilseniz, korkardınız bu kadar uzak ve sessiz kalmaya. Sabaha çıkamam herhalde dedirtecek kadar kalp ağrısı çekilen bir gecenin ardından, nefes almaya bile takati yokken yaşıyor ve alışıyor insan; bazen ömrünün yarısından, bazen masallardan, bazen umutlarından, bazen en güzel ihtimallerden vazgeçerek. Yaşıyor ve alışıyor, acıya ve yokluğa. Bilseniz korkardınız bu kadar ketum olmaya. Aforoz edişle affediş arasında geçen sürede hiç düşünmediniz mi aforoz ettiğimle…
-
HEDİYE
Hediye almayı da vermeyi de çok seven biri olarak söylemeliyim ki belirli günlerde alınan kalıplaşmış hediyeler maddi değeri ne olursa olsun kimseyi pek de mutlu etmiyor sanki…Hele ki bir görevi savarmış gibi kendi verecekleri hediyeyi bir başkasına seçtirenleri hiç anlamıyorum. Oysa ki biraz özen gösterilirse burada müthiş bir paylaşım var. Hediye vermenin iki anlamı var bence. Birincisi seni tanıyorum, neden hoşlandığını, neyle ilgilendiğini, kendine neyi yakıştırdığını biliyorum demek. İkincisi ise sende benden bir parça olsun istiyorum, seninle kendi ilgi alanlarımı, kendi zevkimi paylaşmak, belki de sana yeni, farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum demek. Fakat her iki hâl de ilgi, özen ve emek istiyor elbette. Bu özeni ve emeği belirli…




