• Uncategorized

    YAKIN

    Mutlu bir haberi kutlamak Bir umudu paylaşmak Bir hayali canlı tutmak Aynı keder ve hüzünle gözyaşı dökmek Ve hatta bir sevdayı yaşamak için Yan yana olmak zorunda değiliz…Yakın olmamız yeter. Bazen deniz aşırı, sıcak bir ülkede, biraz efkar çokça umut ve şükürle yarılanmış rakı kadehi, tam burada baharın ilk günlerinde, güneş gören bir balkonda, tomurcuklanmış sardunya dallarının önünde kaldırılan bir şarap kadehi ile karşılık bulur. Yüreklerde aynı özlem, aynı efkar, aynı umut ve şükürle… Yakın olmak için yan yana olmak gerekmiyor. Yakın olmak için konuşmadan anlaşabilmek gerekiyor, duyguları tercüme etmeye ihtiyaç duymamak, konuştuğunda ise aynı dili sansürsüz kullanmak… Çok sevdiğin birinden uzak kalmanın ne demek olduğunu biliyorum ben, yaşadım. Hele…

  • Doyamadığım Şiirler

    Bir Acıya Kiracı

    Sen yarım kalmış bir aşkın Kaçınılmaz sürgünü, Katlanan göğsündeki kayaya. Sen orda şimdi bir hüznü köpürt, Ben bir çocuğa su vereyim burada. Ben ki kiracıyım bir acıya. Sen imzalarsın sabah akşam Defterini bensizliğin, Bense kanla öderim Kirasını kaldığım evin. Bir takvimi tersten açardık Eğer isteseydin. Metin ALTIOK

  • Uncategorized

    SESSİZLİK

    Artık ne benim anlatabilmem mümkün ne sizin anlayabilmeniz Kendi içine patlayan volkanlar gibi yana yana susuyorum şimdi Boğazıma düğümler ekliyorum Küsmeyi de bilmezdim eskiden Onu da öğrettiniz Bundan sonrası müebbete mahkum bir sessizlik.

  • Uncategorized

    TIP BAYRAMI

    Doktorum ben…6 yaşından üniversiteyi kazandığım güne kadar her gece dua ettim doktor olabilmek için. Çok istedim, hayal ettim, çok çalıştım. Üniversite tercihlerini yaparken babam vazgeçirmeye çalıştı. ”Çok yorulursun, yıpranırsın, başka alternatifler de düşün, araya mühendislik, eczacılık yazalım” dedi. Aklımdan bile geçirmedim. Bir gazete sayfasında adımın karşısında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi yazdığını gördüğüm gün sanıyorum ki hayatımın en gururlu günlerinden biriydi. O anki heyecanımı ve mutluluğumu hatırladığımda şimdi bile gözlerim doluyor.Üniversiteye başladığımda 17 yaşıma yeni girmiştim ve koskoca bir şehirde ailemden uzakta, yalnızdım. Ama yalnız hissetmiyordum. Okulu gördüğüm anda büyülenmiştim. Morfoloji kampüsündeki taş bina, amfileri, bahçesi, Morfoloji kantini evim gibiydi. Bilenler bilir…Çok zordur Ankara Tıp, laf olsun diye değil, ”zor” ne…

  • Uncategorized

    Kadın ve Emek

    Okuduğum bir kitapta “beklenti kadının en büyük lanetidir” diyordu yazar. O zaman bu cümle üzerine çok düşünmüş ve çok etkilenmiştim. Hatta yakınlarımdan, sevdiklerimden, belki hayattan beklentilerimi azaltırsam hayal kırıklıklarımın da azalacağını düşünerek kendimce yeni bir yol denemeye karar vermiştim. Herkesi olduğu gibi kabul edecektim. Oysa şimdi geriye dönüp bakınca hata ettiğimi anlıyorum. Aslında yapmam gereken kendimden beklediklerimi azaltmak, kendimi olduğum gibi kabul etmekmiş. Bu noktadan sonra müsadenizle birinci tekil şahıstan birinci çoğul şahısa geçeceğim çünkü pek çok kadının özellikle kendi yaş grubumdaki kadınların da aynı şeyleri düşündüğünü ve hissettiğini biliyorum. En büyük hatayı “her şey” ve “her şeyin en iyisi” olmaya çalışarak yapıyoruz. Kendimize en cok yüklendiğimiz konulardan biri annelik…

  • Uncategorized

    AN

    Gecenin bir vakti ruhum adını sayıklarken uyandım. Rüyamdan geceye bana eşlik eden hayalin kirpiklerimin arasından kaçıp gitmesin diye gözlerimi sıkı sıkı kapadım. Gözlerim kapalı, o yaz akşamında, o bahçede, o masada, o ”an”da bakışlarınla örtünüp senin yanında kaldım. Gözümü açar açmaz yokluk zincirine vurulacak o tek ”an”da birbirimizin yarım kalmış tüm cümlelerini tamamladık. Gözlerin kendi dilinde ezgiler bestelerken ay ışığı kadehlere doldu, söylenmeyenler aşk oldu… Deniz kokusu saçlarındaki dalgalara, ömrüm ömrüne karıştı. Şiir oldu zaman ve o tek ”an”da durdu, zamandan şiir doğdu. O ”an” işlemediğimiz bir suçtan ömür boyu suçsuz bulunduk. Özgürlük dalga dalga kıyıya vurdu. Yeni yazılar yazdık kaderimize. Verilmemiş sözleri ve söylenmemiş yalanları affettik. Uykulara, gecelere, satırlara,…