ÖYKÜ

PENCERE

Mutfağın yan apartmana bakan penceresini araladım. Alev gibi bir ağustos rüzgarı yüzümü yalayıp geçti. Elimde eğreti duran sigaraya baktım, içmeyi bilmediğim için hayıflandım. Eskiden rakı sofralarında bakımlı ellerinde tuttukları sigaralarından derin nefesler çekip dumanını üflerken uzaklara dalıp giden kadınların o gizemli havasını çekici bulur, içten içe kıskanırdım. Şimdi de dertlenince sigaraya sarılıp dertlerini bir nebze olsun hafifletebilenlere imreniyorum. Kalbimi sıkıştıran mengeneyi biraz gevşetir, bu sıkıntılı bekleyişin ağırlığını hafifletir umuduyla peş peşe yaktığım kim bilir kaçıncı sigaranın içime çekmesini bilmediğim, ağzımda hapis tuttuğum dumanını serbest bırakmak için aralık pencereden hafifçe dışarı uzanıyorum.

Giderek ağırlaşan zamana nispet yaparcasına dışardan davul ve zurna sesleri geliyor. Hastaneden getirdiğimiz günden beri sıcaktan ve gürültüden rahatsız olur endişesiyle kapalı tuttuğumuz pencerelere rağmen az önce içeri korna sesleri ve neşeli alkışlar sızıyordu. Komşularımızdan biri evleniyor olmalı. Bir yerlerde hayat devam ediyor.

Devamı Altıyedi Dergi Güz sayısında…

NOT: Çizdiği illustrasyon ile öyküye değer katan sanatçı Betül Sinanoğlu’na sonsuz teşekkürlerimle.