DENEME

LİZBON

Merdivenlerini,
dar sokaklarını,
sokaklarının güzel adlarını,
renklerini,
güneş ışıklarının sokaklarla ve renklerle oynadığı oyunları,
duvarları süsleyen seramikleri,
rengarenk kapıları,
damağımdaki tatları,
Sangrianın beyaz olanını,
Fado’nun içime düşürdüğü hüznü,
sokak şarkıcılarını; özellikle Io’yu,
hiç plan yapmadan saatlerce yürümeyi,
yolun bizi yürüdükçe daha güzel bir yere ulaştıracağına inanmayı,
her yeri görme telaşına kapılmak yerine yine geleceğiz umuduna tutunmayı,
evrenin Nepalli bir kadın aracılığıyla bizimle hem de ana dilimizde konuşmasını
çok sevdim.

Not: Bu coğrafyada, (çok mütevazı olamayacağım) iletişim yeteneği yüksek bir avuç insan olarak neden zorlandığımızın sebeplerini de anlayıp tecrübelerimi alıp cebime koyarak döndüm. Kısa – uzun, amatör – profesyonel, her iletişim ve ilişkide muhatabın insan olduğunu, bunun bir paylaşım olduğunu, paylaşımların, sağlıklı ve özenli iletişimin insana iyi geldiğini bilenlerin burada da çoğalması dileğiyle…