Hakkımda

Kendimi bildim bileli insanların yaşadıkları, hissettikleri ve hislerinin ne kadar farkına varabildikleri hep ilgimi çekti. Hissettikleri ile yüzleşebilen, kendi sesini duyabilen, yaşarken neyi neden yaptığını bilen, bu yüzden  sorumluluğu başkasına yüklemeyip kendi omuzlayan, ”farkında olarak” yaşayan insanlara hep saygı duydum. Hislerini güzel ifade edenlere de hayranlık…

Şimdi yazarken fark ediyorum ki hayattaki en büyük derdim kendimi doğru ve güzel ifade etmek, anlaşılmak ve anlaşıldığımı bilmek. Onaylanmak veya kabul görmek değil, sadece anlaşılmak. Anladıktan sonra aynı fikirde olmayabilir, aynı duyguyu paylaşmayabilir, beğenmeyebilirsiniz ama anlamak mecburi. En azından anlaşıldığımdan emin olana kadar kendimi anlatmak konusunda ısrarcıyım.

Yazmak da benim için anlatmanın en keyifli yolu. Önce ve en çok kendime anlatmak için yazıyorum. Öyle anlar, anılar ve duygular var ki onları anlatmak için durmalı, düşünmeli, doğru kelimeleri seçmeli, kelimelerin ”hafif” kalmasına ya da haddini aşmasına izin vermemelisiniz. Bunu yapmanın yazmaktan başka yolunu bilmiyorum ben. Yazarken de başarabildiğimi iddia etmiyorum asla, oldukça mahcup bir şekilde sadece deniyorum.

Bu mahcup denemelerin dışında asıl mesleğim hekimlik. İnsanların hayatına asıl olarak böyle dokunuyorum ve bundan büyük gurur duyuyorum. Benim hayatımı avuçlarında tutan iki güzel çocuğun annesiyim ve bunun için de Yaradan’a her dakika şükrediyorum.

Yaşamaya hevesi olan, yaşadıkça yazan, yazdıkça yaşayan bir kadın işte…