• ŞİİR

    METRUK

    Sen yoktun, ben İkimizden metruk bir şehir kurdum Bir kış boyu her gece Farklı sokağında uyudum Uyandım, kayboldum Uyandım, kayboldum Not: Edebi Dergi Nisan sayısında yayınlanmıştır. Photo by Jay Vulture.

  • DENEME

    Bakıcaz

    Üzerini örttüğünüz her şeyin altında kalırsınız’’ diyor Alice Miller. Bir süre önce kaygılarımın üzerini örttüğümü fark ettim. Aman aklımızdan kötü bir şey geçmesin, hafazanallah ağzımızdan tatsız bir şey çıkmasın, hep pozitif olalım, illa ki olumlayalım derken günlüğüme bile çekincesiz yazamaz olduğum bir dönem geçirmişim. Oysa ki ben kaygılarımı yazarak şifalandırıyormuşum, kağıda düşen her harf kalbimden bir parça ağırlık kaldırıyormuş. Bir de inanarak… Adamın biri bir ağaca tırmanırken o kadar yükseğe çıkmış ki tırmanmaya devam etse ince dallar kırıldığı için düşecek, inmeye çalışsa aşağı bakamayacak kadar yüksekte…Belki biri duyar diye ‘’Bir Allah dostu yok mu inmeme yardım edecek?’’ diye seslenmiş. Bu sesleniş Allah’ın çok hoşuna gitmiş, melekleri ile bir mesaj göndermiş,…

  • DENEME

    YARGI

    Yargılıyoruz.Yapabiliriz, bunda bir beis yok.Sadece “mış gibi” yapılan her şey gerçekten tüylerimi diken diken ettiği için yazıyorum. Yargılayın, yeter ki yargılamıyormuş gibi yapmayın.Sessizce dinleyip susuyor olmak yargılamadığınızı göstermez. Anlatılanları alıp vakti gelince kullanmak üzere cebinize koyuyorsanız, duyduklarınız evvelce bildiklerinizin üzerine gölge düşürüyorsa, gölgelerden yersiz kaygılar devşiriyorsanız, yeri sağlam etiketlerin üzerindeki sıfatları kolaylıkla başkalarıyla değiştiriyorsanız yargılıyorsunuz. Hele bir de bunları karşı tarafın iyiliğini düşünüyor gibi yapmacık bir dostluk kisvesi altında pazarlıyorsanız, eyvah…Güvenle ilgili çok sevdiğim bir söz var: “Birine güvenmek o bunu yapmaz demek değildir, bunu yaptıysa bir sebebi vardır diyebilmektir.” diyor.Bir sebebi vardır diyebilmek,bir dönemdir, geçecektir diyebilmek,bende kredisi var, bu sefer oradan kullandık diyebilmektir.Güvendiğimiz insanlar da bize ters gelen işler…

  • DENEME

    YIL SONU

    “Bazı “çok”lar yük insana, Ben bu yılı azalarak bitiriyorum. Düşünmenin, zannetmenin, konuşmanın, paylaşmanın, çabanın ve insanların fazlasını terk ettim, yeni bir yıla azalarak yürüyorum. Yeni yılı “Bir şey yapmadan sessizce otur,  bahar gelir, otlar kendiliğinden biter…” diyen bir Zen şiiri gibi sakin ve umutlu bekliyorum.” yazmıştım 2023 Aralık son günlerinde. Kendimde çoğalmak için azalmam gerekiyormuş meğer. İlerlemek için durmak, anlatmak için susmak, içini görmek için dışardan bakmak, kavuşmak için önce ayrılmak gerekiyormuş. Ayrılık ne biliyor musun?” diye sorup yine kendi cevap veriyor Şükrü Erbaş: “İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık.” İçimi dökmekten vazgeçtikçe içime döndüm, kendimi gördüm, tam 44 yılın sonunda ilk defa diğerinden önceye kendimi koydum. Doğru soruyu ilk defa…

  • DENEME

    Sinemaya geldim, bir Almodóvar filmini tek başıma izleyeceğim. Salona geçtim, E10’a oturdum. Cüzdanımı koymak için çantamı açtım, Gaip’le karşılaştım, bir Mahir Ünsal Eriş kitabı. Yanında Ocak’tan bu yana bana eşlik eden ve handiyse sayfalarının sonuna gelinmiş günlüğüm var. Ve kalem kutum. İçinde 0.7 2B kalem uçları, kurşun kalemler, yarım bir silgi. Çantanın en dibinde beni kürekte eşyalarımızı koyduğumuz dolap için aldığımız küçük asma kilit selamladı. Bence dünyanın en güzel caddesini mutlulukla yürüyerek geldim buraya, aynı yolu izlediğim filmin etkisinde başka duygularla ama yine mutlulukla yürüyerek evime döneceğim. Bundan bir zaman önce, o zaman hayatımın en kıymetlilerinden biri ile hayat ve seçimler üzerine konuşurken bana “Balkona çık ve sokakta yürüyen bir…

  • Doyamadığım Şiirler

    KUM GÜZELİ

    En elde edilmemiş şiirdin sen. Kuşluk vakti yazılanlardan… Bıkkın bir rahibin, bir sabah, yorgun bir vezirin akşamın alacakaranlığında muhtemelen yazacağı… Masadan doymadan kalkmış gibi okunmalı… güzelsin… Uzaktan zor seçilebilir bir harf… Hayır hayır! Şimdi anlıyorum… Gizli bir rakam, Kabala’dan… kumun üzerine çizilen… Çöldeyiz ve başka bir yerde değiliz… ama güzelsin… Dansederken göğüsleri sallanan kadınlardan, karadelikleri saatlerce uçuşup duranlardan, sessiz sitemleri kargaşada bile belli olanlardan tırsma öyle kolay kolay… Öyleyse bu bir nasihat… çünkü güzelsin… Onlar bitecekler: Çizgi roman gibi kolayca, tatile çıkarken boşanan yağmur gibi apansız, menemen pişirmek gibi aceleyle… hâlâ güzelsin… İskemle hasır ve ayaklarında yatay, ayaklarını dizlerini böğrüne çekmeye razı olarak basabileceğin yatay tahta çubuklar… Rahatına düşkün keyiften…

  • DENEME

    Kızıma…

    Erken 30’larımda, çok bilinçli olduğumdan değil, koşullar çıkar yol bırakmadığından, terapi sürecim başladı. Terapist-danışan ilişkisini anahtar-kilit ilişkisine çok benzetiyorum ve doğru eşleşmede terapinin bir mucize yarattığını düşünüyorum. Cesaret edebilirsem bir gün o süreci de hakkınca yazmayı çok isterim ama bugün meselem o değil. Terapi benim çocuk kalbimin kırıklarını ve yaralarını uzun ve sabırlı bir süreçte tedavi ederken bir gün annem içimde onu adres eden bütün yaraları saran, bütün küskünlükleri telafi eden bir şey söyledi; “ben anne olarak neyi ne kadar eksik yaptığımı seni Naz’a annelik ederken izlediğimde fark ettim.” dedi. Annem tek bir cümleyle içimdeki bütün yarımları bütünledi, soru işaretlerini noktaya çevirdi. Soru soruyordum, anlam arıyordum, onun sevgisinde, farkındalığında ve…

  • DENEME

    DİRENİŞ

    2019 yılında instagram profilime Emerson’dan bir alıntı yazmıştım; “Seni sürekli başka biri yapmaya çalışan dünyada en büyük başarı kendin olabilmektir.” Bu cümleye yüklediğim manâ 5 yılın sonunda hem farklılaştı hem de katmanlandı. O dönem bizi değiştirip otantik benliğimizden uzaklaştırmaya çalışanın çevremizdeki insanların beklentileri, yaşam boyu edindiğimiz etiketler ve bize tanımlanan sıfatların ağırlığı olduğunu düşünüyordum. Kış Uykusu filminde Melisa Sözen’in canlandırdığı Nihal, Aydın’a “Seninle cebelleşeceğim diye bütün güzel huylarım değişti” der. Bugün “dünya” ile cebelleşirken güzel huylarımın değişmemesi için inatçı bir direniş sürdürüyorum. Bugün kendin olarak kalabilmenin zorluğunun nirengi noktanı sürekli sınayan, sana doğru olmadığını bildiğin kuralları dayatan, senin kurallarını makbul bulmayan, doğru olmasa da oyunu bizim kurallarımızla oynamazsan ya incinirsin…

  • DENEME

    LİZBON

    Merdivenlerini,dar sokaklarını,sokaklarının güzel adlarını,renklerini,güneş ışıklarının sokaklarla ve renklerle oynadığı oyunları,duvarları süsleyen seramikleri,rengarenk kapıları,damağımdaki tatları,Sangrianın beyaz olanını,Fado’nun içime düşürdüğü hüznü,sokak şarkıcılarını; özellikle Io’yu,hiç plan yapmadan saatlerce yürümeyi,yolun bizi yürüdükçe daha güzel bir yere ulaştıracağına inanmayı,her yeri görme telaşına kapılmak yerine yine geleceğiz umuduna tutunmayı,evrenin Nepalli bir kadın aracılığıyla bizimle hem de ana dilimizde konuşmasınıçok sevdim. Not: Bu coğrafyada, (çok mütevazı olamayacağım) iletişim yeteneği yüksek bir avuç insan olarak neden zorlandığımızın sebeplerini de anlayıp tecrübelerimi alıp cebime koyarak döndüm. Kısa – uzun, amatör – profesyonel, her iletişim ve ilişkide muhatabın insan olduğunu, bunun bir paylaşım olduğunu, paylaşımların, sağlıklı ve özenli iletişimin insana iyi geldiğini bilenlerin burada da çoğalması dileğiyle…

  • DENEME

    BAYRAM

    Rabelais bir romanında ”Herkes kendi yükseğinden itilince incinir.” diyor. Yükseklik eşiğimizi, direnme gücümüzü sınamayanlarla, her irtifada sırtımızı rahatça dönebildiklerimizle birlikte geçen her gün, ‘dayanabilen’ değil, ‘kıyılamayan’ olduğumuz her yakınlık bayram… Umuda yas tutturanlardan sıyrılıp umut verenlerle kurulan her yeni bağ bayram… “Kendine fazla hakim olmak övülmesin” diyor Nihan Kaya. İçimizden geldiği gibi olabilmek uğrunda feda ettiklerimizden sonra yanımızda kalan, anlama çabası içinde olan kalpler, sırtımızı sıvazlayan eller bayram… Yaseminin kokusuna, lale bahçelerine, mor salkımların kucağına uyandığımız, adım adım yaza yürüdüğümüz bu mevsimin her günü bayram… Nicelerine sağlıkla 🌸